GÖNÜL PENCERESİ
- Sinem Sayışman
- 28 Nis
- 1 dakikada okunur
Yunus Emre Gönül’ü şöyle tanımlar; “Gönül; İnsanın kıblesidir. Kırmayın!...
Birbirimizle olan ilişkilerimizde zaman zaman gönül kırgınlıkları yaşarız. İnsanın Gönül
penceresi kırıldığı zaman onu bir daha tamir etmek çok zordur. Bir insanın Gönül penceresini
kırmak bazen o kişinin gönül pencereden baharı bile görememesi demektir.
İnsan gönül penceresinden ne görmek istiyorsa onu götür. Hissettiği duyguları görür, yaşar ve
manzara ne olursa olsun o içinde yaşadığı görüntüleri görecektir. İster deniz manzaralı bir yer,
isterseniz kalpler içinde bir salıncak da olun göreceğiniz şey gönül pencerenizde
hissettiklerinizdir. Eğer siz güzel bir manzaraya bakmak istiyorsanız onu göreceksiniz, eğer o
güzelliği görmek istemiyorsanız dünyanın en güzel yerinde de olsanız onu göremeyeceksiniz.
“Gönül Penceremiz” hayatımızda olmasını istediğimiz şeylerle dolu aslında. Bunlar;
isteklerimiz, arzularımız, hayal ettiklerimiz şeyler ve biz bakarken kırgınlıkları değil asıl
bunları görmek istiyoruz. Hayatın kocaman sorunları ile boğuşurken gönül penceremizde yine
de çiçekler açsın istiyoruz.

Bir baba, bir gün oğluna: ”Her kırdığın insan için şu tahtaya çivi çak demiş”
Oğlu, babasının dediğini yapmış. Sonra bakmış ki tahta çivilerle dolmuş taşmış.
Sonra babası ”Şimdi Kırdığın İnsanların Gönlünü al, her aldığın gönül için bir çiviyi sök”
demiş.
Çocuk babasının yanına çivileri söküp geri gelmiş ama tahta delik deşikmiş.
Ve baba evladına şöyle demiş, ”İnsan kalbi bu tahta gibidir oğlum, kırdığın kalbi düzeltirsin
fakat İzleri hep kalır”…
O yüzden gönlü kırarak telafisi olmayan izler bırakmamak gerek.
İnsanın kendini bilmesi, gönül kırgınlıklarına neden olmaz. Mevlana’ya göre de insanın
kendini bilmesinin en önemli irfanı, sonsuz bir gönlü olduğunu fark etmesidir.
O yüzden Gönül Pencereniz güzelliklere baksın, açılsın ve fark etsin inşallah.
Sevgiler
Sinem SAYIŞMAN
Comments